Mezarından Dirilen Katil: 2. Bölüm


"Maktül orta yaşlarında, genç görünen bir kadın; adı Suzan. Gece yarısı, geniş ağızlı bir bıçakla, boğazı kesilerek öldürüldü. Olayın tek bir görgü tanığı var. Ve tek bir şüphelisi... Suzan'ın bir ay önce kalp krizinden ölen kocası Ayhan. Ayhan'ın mezarı kontrol edildiğinde orada olmadığı kesinleşti. Mantık 'Böyle bir şey olamaz' diyor, batıl inançlar ise 'Ayhan'ın lanetlendiğini' söylüyor. Bize gerçekleri gösteren şey mantığımızdır...Bir ay önce ölen adam, cinayete kurban giden karısının tek şüphelisi nasıl olur?" 

Sunay notlarını toparladığında saat sabaha karşı 05:57'ydi. Eve geldiğinden beri kafasında bir mantık oturtmaya çalışıyordu. Telefonun alarmını saat 10:00'a ayarladıktan sonra biraz uyumak için odasına gitti. Uykuya dalması çabuk olmamıştı....

Sunay uyandığında henüz alarm çalmamıştı. Artık kısacık uykusu, önünde ise kocaman bir gün vardı. Söylenerek yatağından kalktı. Haftalardır tezgahında bulaşık biriktirdiği mutfağına, kahve yapmaya girdi. Uykusunu alamadığı her gecenin sabahında muhakkak sert bir kahve içerdi. Elindeki kahve kupasıyla salona geçti. Televizyonların atası gibi görünen eski, tüplü televizyonunu açtı. Merak ettiği tek bir şey vardı... Mezardan dirilen adamın haberi yapılmış mıydı? Kısa bir kanal taramasından sonra olayın henüz basına düşmediğini anladı. Salonun ortasında duran sehpanın üzerinden cep telefonunu aldı. Çevirdiği numara Ekrem'e aitti.

"Ekrem olayla ilgili bir gelişme var mı?"

"Bir saat sonra yanına geleceğim. İlk önce otopsi sonuçlarını almaya gideriz, daha sonra seni görgü tanığı ile görüştürürüm"

"Hazırlanıyorum o zaman"


Telefon görüşmesinin ardından neredeyse iki saat geçmişti ama hala Ekrem gelmemişti. Sunay meraklı bir bekleyişin ardından sinirle telefonu yine eline aldı... O sırada kapı çalmaya başlamıştı. Sunay sinirle kapıyı açıp "Eğer biraz daha gelmeseydin..." Ekrem endişeli bir ses tonuyla Sunay'ın sözünü kesti "Başka bir olay yerinden geliyorum. Bir trafik kazası." dedi. Sunay şaşırarak "Artık trafik kazalarına da mı sen bakıyorsun? Ne alaka?" dedi. Çoktan salona geçip koltuklara oturmuşlardı. Ekrem soğuk bir ses tonuyla "Trafik kazasında ölen kişiler Ayhan'ın anne ve babası olunca beni de ilgilendiriyor" dedi. Sunay hayretle "Ayhan'ın anne ve babası mı?" diye sordu. Ekrem sigara paketinden bir sigara çıkardıktan sonra

"Dün gece yaşanan olaydan sonra Ayhan'ın anne ve babasına ulaştık telefondan; durumu anlattık. İstanbul'da değillermiş. Biz durumu anlatınca, 'bu gece yola çıkıyoruz' dediler. Sabahta bir trafik kazası geçirmişler. Telsizde isimlerini duyunca tanıdım, hemen kazanın olduğu yere gittim"

"Kameralardan falan bir şey çıkmamış mı?"

"Hayır, etrafta kamera yokmuş; sanki birisi özellikle planlamış gibi... Ve ikisinin de üzerinden telefon çıkmadı. Sence bu kaza tesadüf mü?"

"Bu olayda düşüneceğimiz en son şey; tesadüf!"

"Sanki adam herkesi lanetliyor gibi"

"Ama hepsinin bir mantığı var; en kısa sürede bunu bulacağım. Suzan'ın otopsisinden bir şey çıktı mı?"

"Daha ona bakamadım ki... Seni almadan gitmek istemedim"

"Zaten hazırım. Hadi çıkalım"


Yerdeki buzlanma yüzüne normalde yarım saatte gelebilecekleri yere 1 saatte gelmişlerdi. Sunay "Necla'yı neredeyse iki aydır görmüyorum" dedi. Ekrem somurtarak "Cinayetler haricinde bizimle görüşmüyorsun ki!" diye sitem etti.

Uzun bir koridoru arkalarında bıraktıktan sonra beyaz renkli, kalın bir kapıya hafifçe vurdular, ardından içeri girdiler. Karşılarında güzel bir kadın duruyordu. Sunay "Vay be! Cesetlerin biricik meleği Necla... Sen olmasan ne yapardık" deyip gülümsedi. Kısa bir sarılışmanın ardından devam etti "Bize işe yarayışlı bir şeyler söyle. Otopsi nasıl geçti?"

"Normalde arama sorma işin düştüğünde sevgi gösterileri yap" kinayeli bir şekilde laf çarpmıştı "Neyse şaka bi yana... Size çok fazla bir şey söyleyemeyeceğim. Kurban herhangi bir şekilde darbe almamış, boğuşma izi bile yok. Katil çok hızlı davranıp kadının boğazını neredeyse tek seferde kesmiş; kadın kan kaybından ölmüş. Kullanılan cinayet aleti geniş, düz ağızlı, son derece keskin bir şey; büyük ihtimalle bir bıçak. Bana soracak olursanız kurban zaten katili tanıyormuş. Hiç mücadele etmemiş, daha doğrusu edememiş"

Sunay ve Ekrem gerekli cevapları aldıktan sonra Necla'nın yanından ayrıldılar. Arabaya bindiklerinde, Ekrem "Otopsiden bir şey çıkmayacağı belliydi" diye bağırdı. Sinirlenmesi son derece normaldi; korkunç bir cinayetin tek şüphelisi ölü bir adamdı... Sunay "Görgü tanığına gidebiliriz... Hem olay yerini bir de ben göreyim. Sizin çocuklar zaten delilleri toplamıştır ama gözden kaçırdıkları bir iki şey olabilir" dedi. Kısa bir yolculuğun ardından görgü tanığının evine varmışlardı. Görgü tanığı 40 yaşlarında, oldukça yapılı bir adamdı. Sunay hiç beklemeden sorularını sormaya başlamıştı.

"Bana dün gece gördüğünüz her şeyi anlatın lütfen"

"Memur arkadaşlara anlatmıştım... Bir daha anlatmam şart mı? Çok korkunç ve üzücü"

"Ben polis değilim. Gördüğünüz şeyleri sizin ağzınızdan duymak istiyorum"

"Peki... Özel bir şirketin güvenlik görevlisiyim. Dün, gececi arkadaş erken gelince işten daha erken çıktım. Doğruca eve doğru yol aldım. Apartmana yaklaştığımda birinin apartmandan çıktığını gördüm. Bana doğru koşar adımlarla geliyordu... Uzaktan tanıyamadım; yanımdan geçerken göz ucuyla baktım; Ayhan'dı... 1 ay önce ölen adam yanımdan geçmişti. Hemen arkasından bağırdım ama çoktan sokağı geçmişti"

"O olduğuna kesin emin misiniz?"

"Evet, oydu! Adım kadar eminim"

"Peki devam edin"

"Aceleyle Suzan hanımın yanına koştum; ne yapacağımı bilmiyordum. Zaten onların bir üst katında oturuyordum. Kapısı açıktı. Ağzım kurumuştu, kalbim hızlı hızlı atıyordu. İçeri girdiğimde..."

"Tamam... Suzan ve Ayhan hakkında neler biliyorsunuz?"

"Bildiğim kadarıyla Suzan hanım kimsesiz, hiç akrabası yok. Ayhan'ın sadece anne ve babası var. Eskiden çok zenginlermiş ama iflas edince memleketlerine gitmişler. Bunların haricinde pek bir şey bilmiyorum"

"Hiç arkadaşları yok muydu? Gelenleri gidenleri?"

"Eve gelen gidenleri olmazdı. Sadece Ayhan'ın bir arkadaşı vardı; devamlı gelir giderdi, aile dostları gibiydi"

"Siz tanıyor musunuz o kişiyi?"

"Bir kere tanışmıştık. İsmi Özgür'dü. Yazarlıkla uğraşıyordu"

"Adresi falan var mı?"

"Hayır ama telefon numarası var, vereyim"


Görgü tanığının evinden çıkmışlardı. Ekrem "Ne yapacağız şimdi?" diye sordu. Sunay aceleci bir tavırla "Ben olay yerini incelerken sen şu Özgür'ü ara, yerini öğren" dedi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mezarından Dirilen Katil: 1. Bölüm

Mezarından Dirilen Katil: 3. Bölüm - Yabancı Kadın