Mezarından Dirilen Katil 4. Bölüm Suç Açığa Çıkıyor

Sunay oturduğu koltuğa iyice yayılarak, Ekrem'in eline tutuşturduğu fotokopileri inceledi. 

"Bunlar Ayhan'ın el yazısı öyle değil mi?"

"Evet. Niye sordun?"

"İpuçlarını değerlendiriyorum..."

Ekrem heyecanla "Yoksa bildiğin bir şeyler mi var?" diye sordu.

Sunay düşünceli bir tavırla saçlarını karıştırıp "Yapboz yavaş yavaş şekilleniyor ama hala eksik parçalar var" dedi, ardından devam etti "Senden bir şey isteyeceğim... Ayhan'ın ailesi neden iflas etmiş öğrebilir misin?" Ekrem ezilmiş sigara paketini cebinden çıkardıktan sonra;

 "Araştırırım... Neler biliyorsun?" 

"Öğreneceksin ama zamanı var... Ha bu arada Ayhan veya anne - babası, zamanında herhangi bir yer satın alıp birine devretmişler mi bunu öğrenmeni istiyorum"

Ekrem, Sunay'ın söylediklerini not defterine yazdıktan sonra "O zaman araştırmaya başlayayım. Yarın görüşürüz" deyip evden ayrıldı. Sunay bir süre daha koltukta oturduktan sonra, kendi kendine "Eğer yarın beklediğim cevapları alırsam bu iş çözülmüş olacak" deyip ayağa kalktı. Çalışma masasının başına giderek son kez notlarını inceledi "Bu bir intikam hikayesi..." Sunay gülerek yatak odasına yöneldi. Üzerini değiştirmeden öylece yatağa uzandı; çok geçmeden kendini uykunun kollarına bırakmıştı...

"SUNAY KAPIYI AÇ! SUNAY" Ekrem telaşlı olduğu diğer zamanlar gibi yine Sunay'ın kapısını yumrukluyordu. Sunay çoktan uyanmış, kahvesini içmişti; Ekrem'in gelmesini büyük bir sabırla bekliyordu... Sunay hemen kapıya koştu. Ekrem yine elinde bazı belgeler tutuyordu... Ama telaşı başka bir şey içindi "Sunay, olay basına sızmış... Zaten mezarından dirilen bir katilin haberi fazla saklı kalamazdı" dedi. Sunay elindeki kahve kupasıyla "Eğer istediğim cevapları getirdiysen bu olay bugün çözülecek" dedi, ardından koltuğuna oturdu. Ekrem elindeki belgelere göz atıp konuşmaya başladı...

"Ayhan'ın anne ve babasının neden iflas ettiğini öğrendim"

"Neden iflas etmişler?"

"Bir yatırımcıyla anlaşmışlar ve bütün paralarını tek bir işe yatırmışlar... Bir seferde dünya kadar para kaldırmak istemişler, yani riskli bir kumar oynamışlar... Yatırımcı tüm parayla sırra kadem basmış"

"Dolandırıcı yakalanamamış mı?"

"Hayır. Bırak yakalamayı kimliğine dahi ulaşılamamış"

Sunay sanki beklediği cevabı almış gibiydi "Güzel" dedi, ardından "Peki herhangi bir ev alınıp devredilmiş mi?" diye sordu.

"Böyle bir işlem gerçekleşmiş. Ayhan'ın ailesi iflas etmeden önce bir ev satın almışlar ve birine devretmişler..."

"Dur tahmin edeyim; kime devredildiği belli değil"

"Maalesef evet"

"İlk önce hayalet birine devir işlemi, daha sonra hayalet birinden dolandırılış ve en sonunda hayalet bir katil... Bir hayaletin laneti... Ya da intikamı!"

"Ne yapacağız? Aklında neler var?"

"Bu ev nerede?"

Ekrem elindeki belgeleri Sunay'a uzattı "İşte burada yazıyor" dedi. Sunay belgeleri inceledikten sonra "Bu eve gidiyoruz. Çıkalım" dedi. Ekrem meraklı bir şekilde "Kullanılmayan bir evde ne yapacağız?" diye sordu. Sunay paltosunu giyerken "Yolda anlatırım" dedi.

Gidecekleri yol neredeyse 2 saatti. Ekrem her şeyden habersiz arabayı çalıştırdı. Sunay yüzünde anlamsız bir gülümseme ile fısıldadı "Büyük bir intikam tiyatrosu... Muazzam" Ekrem arabayı hareket ettirdikten sonra "Artık her şeyi anlat" diye kükredi. Sunay yüzündeki gülümsemeyle "Anlatacağım ama araya girme!"

"Her şey aslında gözünün önünde... Ayhan adında birisi mezardan çıkıyor ve karısını öldürüyor, ardından anne - babası trafik kazası geçiriyor... Sanki tüm lanetiyle çevresindekileri lanetliyor. Bir ay mezarında ölü olarak yatan insan bir anda cinayet şüphelisi oluyor, hatta onu gerçekten gördüğünü iddia eden görgü tanığı var. Ölü birinin dirilmediği aşikar... Peki ona birebir benzeyen kim olabilir? İkiz kardeşi!"

Ekrem araya girdi "İkiz kardeş mümkün değil, kayıtlarda bile yok" Sunay sertçe "Lafımı kesme dedim! Açıklayacağım" dedi.

"Bu büyük bir intikam tiyatrosu. Ayhan ve Suzan'ın evini incelerken, buzdolabının üzerine yapıştırılmış bir fotoğraf gördüm. Fotoğraf Ayhan'a aitti ama tek bir farkla... Boynundaki iz! Fotoğrafın arkasında "Seni seviyorum" yazıyordu  ama yazı Suzan'a ait değildi. Boynundaki iz doğum lekesine benziyordu ama bir ışık oyunu da olabilirdi, en önemlisi yazı herhangi birine ait olabilirdi. Dün bana verdiğin banka kayıtlarını incelerken, özellikle 'Bu el yazısı Ayhan'a mı ait diye sordum' Çünkü fotoğraftaki el yazısı ile tamamen aynıydı. Bir insan neden kendi fotoğrafına 'Seni seviyorum' yazar? Ayhan'a tıpatıp benzeyen, boynunda doğum lekesi olan, Ayhan'ın el yazısıyla fotoğrafına 'Seni seviyorum' yazılan kişi ancak ve ancak bir ikiz kardeş olabilir. Az önce dediğin gibi; kayıtlarda dahi izi yok. Gözden çıkarılan ve üvey evlat gibi görüldüğü için paranın gücüyle tüm kayıtlarını yok ettiler ve Amerika'ya gönderdiler; böylelikle Ayhan'ın neden durmadan Amerika'yapara gönderdiği ortaya çıkıyor. O yabancı kadın ya bakıcıydı, ya da sevgiliydi. Şuan gittiğimiz evde Ayhan'ın cesedini ve saklanan ikiz kardeşi bulacağız"

Ekrem neredeyse 5 dakika boyunca sustuktan sonra "Şimdi sen bir fotoğraftan ve 'Seni seviyorum' yazısından katili bulduğunu mu iddia ediyorsun? Ya o iz bir ışık oyunuysa ve 'Seni seviyorum' yazısı herhangi birine aitse?" dedi. Sunay yarım ağız bir şekilde "Ben tesadüflere inanmam ve bu olayda tesadüfler üst üste gerçekleşti... Eğer çıkarımlarım hatalıysa, o eve boşuna gitmiş oluruz ve ben ilk defa yanılmış olurum" dedi. Arabada derin bir sessizlik vardı. Sunay olayı çözdüğüne emindi, Ekrem'in içi içini yiyordu.

Yaklaşık bir buçuk saatte eve gelmişlerdi. Ev neredeyse bomboş bir araziye inşa edilmişti. 2 katlı ve oldukça dikkat çekici bir evdi. Ekrem "İçeride neyle karşı karşıya kalacağımızı bilmiyoruz" dedi. Sunay arabanın kapısını açarak "Ben biliyorum. İntikamını almış, rahat bir adamla karşılacağız" dedi ve arabadan aşağıya indi; peşinden Ekrem'de indi. Eve yaklaştıkça Ekrem silahına daha çok sarılıyordu. Sunay kapıyı hafifçe tıklattı; kapıyı kimse açmadı. Biraz gerildi ve kapıya omzuyla vurdu; ahşaptan yapılma kapı kolayca kırılmıştı. İçeri girdiklerinde bomboş bir koridorla karşılaştılar... Etrafa bakarken üst kattan bir ses duydular; koşarak yukarı çıktılar. Bir demir masanın başında oturan adamla karşılaştılar. Adam Ayhan'a benziyordu... Hatta aynısıydı. "Demek geldiniz. İntihar edecektim ama akşama kadar beklemeyi tercih ettim. Beni bulmanızı istedim" dedi, ardından "Ha bu arada, ben Kayhan" dedi ve güldü. Ekrem "Ayhan'ın cesedi nerede?" diye sordu. Kayhan gülerek "Yaktım" dedi. Sunay, Kayhan'ın karşısına oturdu "İntikamını aldın ama neden?" diye sordu. Kayhan sandalyeye yaslanarak

"Anne babalar kardeşler arasında her zaman ayrım yapar, ikiz olsanız dahi... Ayhan ile tek yumurta ikiziyiz ama bizi ayıran tek bir şey var; boynumdaki doğum lekesi... 7 Yaşına kadar her şey normaldi ama daha sonra annem ve babam Ayhan'a daha sıcak davranmaya başladı, bana cüzzamlı hasta gibi davranıyorlardı, nedeni bilmiyorum; her şeyimiz aynıydı ama o daha çok seviliyordu... Neyse beni en sonunda bir bakıcı ile Amerika'ya göndermeye karar verdiler. Bir bakıcı ile anne - baba sevgisi görmeden büyüdüm; genç yaşta delikanlı oldum. Ben büyüyünce bana Türkiye'den bir ev aldılar, üstüme yaptılar ama kimliğim gizli tutuldu... Türkiye'den bir ev ama benim Türkiye'ye girişim yasak; ne kadar ironik. Ayhan süt çocuğu gibi yaşarken ben burada her türlü bataklığa girip çıktım, en sonunda intikam almak istedim. Bir dolandırıcı ile anlaşıp her şeyi anlattım. 'Onları dolandır, ben bir şey istemiyorum' dedim. Bir ay plan yaptı ve sonunda onları dolandırdı. İflas edince Ayhan daha çok hırslanıp üniversiteyi falan bitirmiş. Yıllar geçtikçe düzgün bir iş bulmuş ve aile kurmuş; bana da sadaka verir gibi her ay para gönderdi; tabii parayı bakıcı kadının hesabına yatırıyordu. Ayhan hayatına devam ediyordu, ondan da intikam almam lazımdı.. Plan yaptım onu öldürecektim. Her ne kadar düşman sayılsakta kendi kardeşini öldürme fikri zordu ama yapacaktım. Neredeyse bir ay kimseden haber almadım, plan yaptım ve Türkiye'ye geldim... Şansa bak ki Ayhan kalp krizinden ölmüş. Böylece kurtulamazdı. Mezarlığını öğrendim ve onu oradan çıkardım; biraz süsleme ile sanki kendisi çıkmış gibi görünüyordu. Cesedi bu eve getirdim ve yaktım. Sonra Ayhan'ın ismi kötüye çıksın diye gidip karısını öldürdüm. Anne ve babama polislerden önce haber vermiştim 'Biricik oğlunuzun cesedini yaktım, karısını öldürdüm' dedim. Büyük ihtimalle polisler onlara haber verdiğinde onlar çoktan yola çıkmıştı. Buluşma adresini bilerek ıssız bir yer olarak ayarlamıştım. Gelecekleri yolun hesabını yapıp bekledim, nasıl bir arabayla geleceklerini biliyordum. Önümden hızla geçtiklerinde hemen arkalarından hızla yaklaştım... Ve bum! Araba tam 6 takla attı. Her şey paramparça olmuştu ama yine de gidip telefonlarını aldım, izime hemen ulaşamayın diye... Gerisini zaten biliyorsunuz" 

Sunay ellerini masaya vurup "Canice! Ekrem kelepçele" dedi. Ekrem soğuk terler eşliğinde kelepçeyi takmıştı. Ağzından sadece "Hayvan" kelimesi döküldü.

Ekrem sürücü koltuğuna Sunay ve Kayhan arka koltuğa geçtiler. Sunay sıkı bir biçimde Kayhan'ı tutuyordu. Bir saat yirmi dakika içinde merkeze gelmişlerdi. Sunay "Benden bu kadar" dedi. Kayhan "Dedektif" dedi "Gerçekten zekiymişsin" diye devam etti. Sunay evine gitmek için arabadan indiğinde Ekrem'de indi "Sunay, teşekkür ederim. Bir fotoğraf üzerinden kurduğun varsayımlar sayesinde bir hayvanı yakaladık" dedi. Sunay gülerek "Her detay bir cinayet yapbozunun parçasıdır; ben parçaları düzgün yerlerine koydum" dedi ve başarının verdiği gururla eve doğru yol aldı. 
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mezarından Dirilen Katil: 1. Bölüm

Mezarından Dirilen Katil: 3. Bölüm - Yabancı Kadın

Mezarından Dirilen Katil: 2. Bölüm